top of page

EFSANELER

         Yakutların Cedlerinin Lena’ya   

     Gelmeleri-Omogoy Bay,Elley Botur 

 

     Güneyde Buryat kabilesinin yurdunda Omogoy Bay denilen kişi yaşarmış.Bir yerli şaman Omogoy Bay’a ruh çağırıp üç yataklı Lena nehrinin kuğu, yabani kuş bulundurarak aşağıya inen Vilyuy ırmağının kaynağına değdiğinin, fal bakarak: 

 

    “Lena ırmağının genişleyerek eriştiği yerde iki mukaddes kaya var.Güneydeki mukaddes kaya atın,davarın yaratıcısı (ceddi) olarak, kuzeydeki mukaddes kaya ineğin, ehli hayvanın yaratıcısı olarak türetilmişler. Güneydeki mukaddes kayanın azıcık altında üç güzel çam ağacı yetişmiştir. Orada yaşlı erkek ve kadınlar: ”memleket ilahelerimiz , geleni yediren , giydiren cömert olarak yaşarız” diye bağırmaya başlarlar. Böylece sen benim gördüğüm yere ulaşırsan gelecekte bahtın-talihin, aklın uzasın” diye söylemiştir. 

 

    Bunu kabul eden Omogoy Bay karısı iki kızı on kadar aile ve oğulları yerlerinden göçerek seyahat ederler. Nasılsa biri tesadüf eseri Vilyuy ırmağının ucunu bularak o uzunlamasına salla aşağıya doğru yüzer. Vilyuy’un kaynağına gelip durduğunda Omogoy Bay kendisi tek başına kütüğe binip Lena ırmağının karşısına geçerek doğuda dağ eteğindeki yüksek kayanın üstüne çıkarak ülkenin manzarasını görmüştür. O baktığı zaman: “Neden kuzeyden soğuk rüzgarlar esiyor, insan yetişmeyen, bahtı kutu durmuş ülke görünümündedir. 

Güneyde yukarı yönden sıcak sıcak rüzgar vurur, en iyi yer burası olacak” demiş. Öylece sallarını kalın bir iple çekip, Lena ırmağının yukarısına kayık sürerek şimdiki Killem ovasına gelirler. 

İşte gerçekten o Buyrat şamanın dediği gibi, göründüğü şekilde ilaheli, gerçek yar yaratıcılı yaşlı erkek ve kadınlar üç çam ağacına bağıra dururlarmış. Omogoyla yanındakiler buraya kayın kabuğundan ev inşa ederek yerleşirler. Ertesi gün kuzeydeki mukaddes kayaya varırlar böğüren-kızan dış görünüşlü, üç yaşındaki gebe doğurmamış ineği bularak getirirler. Sonra ertesi gün güneydeki mukaddes kayaya ulaşıp, üç çam ağacını bularak, daha sonra dört yaşındaki koyu yeleli, kuyruklu gebe kısrağı kayanın sol yanında bularak getirirler. Burada yerleşip. balık avlayarak, tilki avlayarak, o ehli hayvanlarını büyütürler. ağıl yaparak yaşarlar. 

  

Üç yıl olduğunda, büyük şölen zamanı ansızın Omogoy oğullarını isteterek: iki kısımlı yayını uzattığında nehir kıyısında, ördek yabani hayvan tüyü, ağaç çöpü yüzerek uzaklaşır. Onu görerek, dışarı çıkan Omogoy'a haber verirler. Bunun üzerine Omogoy: "Gözetleyin." diyerek emir verir. Nirgiter ve Dorgutar denilen iki oğul mevcut bulunan güneydeki mukaddes kayaya ulaşmaya başlarlar. Oraya vardıklarında tamamen çıplak biri yaşıyordur. Onu görünce oğlanlar gizlice yaklaşırlar, o anda insanları sezerek: 

 

"Şu Omogoy'un oğullarısınız değil mi? Ben siz yerleştikten sonra yılın yarısı olduğunda sizi takip ederek iki yarı yıl bozkırlarda seyahat edip buraya gelip yerleştim" diye âlim kişi gibi, devamla "Bana Elley Botur denilir" der. Konuşup, anlaşarak hepsi Omogoygil'e varıp gelirler. İşte o gelen Elley. Omogoy'un yanında üç yıl boyunca ailenin (hizmetçi) oğlu gibi yaşamaya başlar. Çok kuvvetli gösterişli, yakışıklı, işinde üç kişinin miktarı iş yapan (biri) olarak Omogoy'a dua ederek yaşar. 

 

Omogay Bay'ın iki ergin evlenmemiş kızlarından büyüğüne Dekey Depse. küçüğüne Nyıkı Dahhan denilir imiş. İkisi birden bu Elley'e zevce olmaya çok istekliymişler. 

Bir sabah kalkan Omogoy'un yaşlı karısı oymalı kımız kadehini uzatarak Elley'den "Bizim kızlarımızdan tayin edilmiş bir güzelini zevce alarak, nesil sahibi olun. Biz sana o Nyıkı Dahhan'ı tayin ettik" diye istekte bulunur. 

 

Yaşlı kadının verdiği kımızı Elley, alıp içmeye başlayarak, (kızıp) herhangi bir şey söylememek için sadece dinler. Avlanır, hem av hayvanları çok, hem de evi güzeldir. İki kız sürekli arka taraftan def'i hacet için çıkmağa alışmışlardır. Elley çalıştığı zaman bunu gizlenerek gördü. İki kızdan sevilmeyen kız Dekey Depse'nin sidiği beyaz köpüklenerek kaptakı gibi birikerek durup kaldı, fakat küçük sevilen kız Nyıkı Dahhan'ın sidiği su gibi yere köpüksüz sinerek kalmıştır. Ona hükmederek "Bu sevilmeyen kız gelecekteki nesilli soydan olmalı, sevilen kızın soyu genişlemeyecek, o halde ebedi olmalı" diye düşünce yürütmüş 

  

Omogoy Bay birgün Elley'i aniden çağırarak 'Ne şekilde, bu bizim çocuklarımızdan hangisini zevce alarak nesil-soy uzun olacak?" diye sorar. Elley Ona: "O kötü, çelimsiz kız Dekey Depse'ni zevce alacağım" demiş. 

  

Omogay Bay kötü kızı zevce almak istediği için buna kızarak, razı olmayıp. hisseleriyle mallarından bir kuyruksuz, boynuzsuz sırık kızıl ineği verir, ve: "İşte, çabuk gidin, iki gözümüze gözükmeyin, nerede (olmayı) düşünürseniz de başka yerlere giderek ormanın ağaçları gibi ayrı olun" diye lånet etmeye başlayarak kovar. 

 

 

Az zamanda zenginleşerek, çocuk sahibi olup nesillenmeye başlarlar. Birikmiş kımızlarıyla bir yaz tay kımızı hazırlayıp, akrabalarıyla Omogoygil'i davet ederek kımız serpme âyini (ihuax) yaparlar. Davete yaşlı karısıyla birlikte ailenin oğlanları gelmiştir. Omogoy sevilen kızıyla gelmemiştir. 

  

Elley kımız ayininde kaplı, yeleli kadehi kaldırıp, diz çökmeğe başladığında dua eder. O tanrıları, memleket sahibi ruhları överek (isimleriyle çağırarak) kadeh uzattırır (yedirir-içirir). Bu sırada göğün doğu tarafından havalanan bir demet at kılı güneşin doğuşundan güneşi takip edip, dönerek uçup gitmiştir. Tam bu esnada kımız bayramının ortasında, Omogoy'un hizmetçi kızı gelerek: 

 

"Sevilen kız Nyıkı Dahhan tayın başının yularıyla bağlanarak kısrakla sürüklenip gidiyor, çabuk varın." diyerek haber verir. Bu sebepten bütün ahali varıp görür (ki), Nyıkı Dafihan kısrağın başının yularıyla sürüklenerek ölmüştür. böylece öldükten sonra yetişirler. 

  

Elley işte o andan itibaren yaşayan sahaların atası olduktan sonra büyür genişler, zenginleşir. Bilinen sahaların beş büyüğü: Hanalas, Mene, Boturuskay, Boroğon, Nam-Elley Botur'un oğullarından ortaya çıkmıştır. 

   

Çiçek Hastalığı
     

 

Saxaları en çok öldürüp bitiren hastalık ''çiçek''tir. En son olarak 1873-1874 yıllarında, büyük salgınd apek çok Saxa ölmüştür. O zaman bütün soyuyla pek çok aile ölüp bitmiştir.
      Bütün aileler çiçek hastalığından korunmak için uzakta, ormanın içinde kendilerine küçük evler yapmışlar. Köpeklerin hepsini öldürmüşler. Odunlarını evin içinde keser, dışarıda konuşmaz, odunu ve otu gece taşır, hatta böğüren ineği bile dışarı çıkarmazlarmış. Bütün bunlar şunun için yapılırmış: Onlara göre, çiçek hastalığı ''bayan'' ya da ''ebe'' denilen bir Rus kadınıdır ve o, bütün gün etrafı dinler. Köpeğin havlayışını, insanların, hayvanların, baltaların, kızağın sesini duyduğu zaman ailenin var olduğunu anlayıp gelir diye düşünürler, ondan korktukları için böyle saklanırlarmış.
       Hastası olan aileler, evin içine ışığın girmesine izin vermez, pencereleri kapatırlarmış. Hastaya ateşi göstermezlermiş. Gerçekten de hasta kişi ışığı ve kızıl rengi gördüğünde hastalığı şiddetlenir. ölür diye düşünülür. Masaya oyun kağıdı, oyuncak bebek, var ise şarap koyarlar. Oyun kağıdı, oyuncak bebek ve şarap ile ebeyi oyalarlar, ricada bulunurlar. Hastası olan aileyi hiç kimse ziyaret etmez. Evin yakınına bile uğramazlar. Aile fertleri ise, evlerinden uzakta, ormanda değnek dikerler. Değneklerden en uzunu evin sahibi, daha kısası hanımı, daha kısalar ise çocuklarıdır. Kim hasta olmuşsa o kişinin yaşına uygun olan değnek biraz eğik dikilir. Sonra hastalığı şiddetlendiğinde, hasta ölüme yaklaştığında o değnek yatırılır. Sonra öldüğü zaman o değnek basılarak kırılır. Bu değneklei her gün yakın komşuları, akrabaları gelip görürler. Kaç kişinin ne kadar hasta olduğunu ya da  öldüğünü bundan anlarlar. Hastası olmayan aileden gelen kişi, hastası olan ailenin ferdi ile hiçbir zaman yüz yüze gelmez. Yüz yüze görüştüğü zaman ''ebe '' ile görüştüğünü düşünür.
     Hastanın ölümünün hemen ardından ölüsü olan aile fertlerinin ormandaki değneği basıp kırdıklarını komşuları görünce bir yerden Kiibes bulup getirirler. Kiibes gelir, ölen adam  için verilen kurban var ise, onu uzağa götürerek öldürüp yer, ölen kişinin mezarını kazar. O mezarda ölen adamın akrabaları mezarın zeminini tahta ile kaplarlar. Bu iş bitince, Kiibes ölen kişiyi tabutsuz olarak culurğa adlı  sırıklara bağlanmış iki uzun sırıktır. Ölen kişi buna konulup bağlanır, sonra Kiibes kaldırıp göğsü ile çeker. Böylece götürüp mezarına tomruk gibi yuvarlayarak düşürür ve gömer. Ölen herkesi Kiibes defneder. Onun için Kiibes'e hediye verilir. Bu, küçük bir hayvan ya da inek olur.

bottom of page